dilsizliği sözcük biriktiren
ürkek bir yürekti
yordu beni
kırdım dikenli tellerini içimin
acıya durak geceleri çarmığa gerdim
dünlere silip gözyaşlarımı
sana/varlığın anlamına/ geldim
özler gibi bir zeytin tanesini
yele verip debdebenin çetelesini
duruluğuna
şah damarındaki
taze gül kokusuna geldim
yağmurlardan sonra
güneş nasıl düşerse toprağa öyle
öyle içten
ana kucağı sıcaklığında gülümseyişin
baharı düşürdü kar gecelerime
temizledi yüreğimin pasını
değişmez/ gözbebeklerindeki ışıltı/ bilirim
senin adımların açık seçik iz bırakır
yüzüne yüz sürdüğüm
tüm açıklığıyla
atlas orada
şefkati eşiğinde yoğurur gibi
senin ellerin de hünerli
kat beni bengisuya
teyelle gövdemi
kanarken keman tellerinde hikayeleri
tükür sevi oyunlarının çirkinliğine
çıngırak seslerine
ve geyik muhabbetlerine tükür
boy versin kavgamızın maviliği
bilirsin bahar hep çiçek takar göğsüne
sen de tut saçlarımdan
daldır göğsüne
karanlık çökmeden çoğalt beni
ve son sözü yine sen söyle
son durak son istasyondur
kör olayım dönersem
Müsade Özdemir
Müsadenizle
İzmir