Atatürk’ün Vatan, Millet ve Dil Sevgisi

 

Millet, genel kabul gören anlamıyla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğudur. Milletin üzerinde yaşadığı toprak da vatan olarak adlandırılır. Vatan yalnızca üzerinde yaşanılan toprak parçası olarak algılanamaz; bir insanın hayatında sahip olduğu en önemli varlıklardan birisidir. Millet ve vatanın her insan için anlamı büyüktür. Bireyi güçlü kılan temel, ait olduğu milletin kültür birikimi, tarihi, geleneksel özellikleri gibi unsurlardır. Milletin devamlılığını sağlayan ana öğe de, vatanın bölünmez bütünlüğünün korunmasıdır. Türk Milleti’nin vatanına olan sevgisi ve bağlılığı tarihsel bir gerçektir ve milletimizi diğer milletler arasında üstün kılan en asil özelliklerden birisidir. Bununla birlikte her Türk, milletinin menfaatlerini kendi menfaatlerinden, milletinin geleceğini kendi geleceğinden üstün tutan bir anlayışa, derin bir millet sevgisine sahiptir. Türklerin, diğer tüm milletlere örnek olması gereken vatan ve millet sevgisi, bize şanlı tarihimizin en önemli miraslarından birisidir. Vatan ve millet sevgisi, çok asil sevgilerdir ve Türk Milleti için kutsal değerlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Atatürk de vatanseverliği ve milliyetperverliği ile tüm dünyaya ve Türk Milleti’ne örnek olmuş bir insandır. Son derece mütevazı bir kişiliğe sahip olan Atatürk, kendisinin sahip olduğu üstün özelliklerini hep milletinin kendisine kazandırdığı özellikler olarak görmüştür. Aynı şekilde kazanılan zaferleri ve elde edilen başarıları da hep milleti ile birlikte gerçekleştirdiğinin bilincinde olmuş, bunları daima milletine mal etmiştir. Konuşmalarında ve yazılarında bu noktanın altını önemle çizmiştir. “Benim hayatta yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir” diyerek Türk olmaktan gurur duyduğunu ifade etmiştir. Atatürk, yaşamı boyunca vatan ve millet sevgisinin önemi üzerinde durmuş, Türk Milleti’ne duyduğu derin saygı ve sevgiyi önemle vurgulamıştır. “Ne mutlu Türküm diyene” sözü, kuşkusuz çok üstün bir sevginin simgesidir.

Atatürk, vatan ve millet sevgisinin üstünlüğü ile tanınan, bu sevgisi sayesinde tarihi başarılara imza atmış bir lider, büyük bir devlet adamı idi. Gerek Kurtuluş Savaşı sırasında yaşanan büyük zaferlerin, gerekse bağımsızlığın kazanılmasının ardından ekonomide ve sosyal hayatta katedilen ilerlemelerin temel kaynağı Atamızın vatanına duyduğu derin sevgi ve milletine karşı hissettiği güçlü bağlılıktı. Koşullar ne kadar zor gibi gözükse de, vatanı ve milleti için her zaman yapacak bir şeyi olduğuna inanan büyük bir insandı. Atatürk’ün hayatı incelendiğinde, tüm yaşamı boyunca en büyük amacının Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak olduğu ve bu yolda yapılan büyük mücadelenin de derin bir vatan ve millet sevgisinden ilham aldığı açıkça görülecektir. Gerçek sevgi ve bağlılık olmadan, böylesine büyük başarılar elde edilemeyeceği açıktır. Bir insan vatanını korumak ve kurtarmak için verdiği mücadelede hiçbir zorluktan yılmıyor, en içinden çıkılmaz gibi görünen durumlar karşısında dahi akılcı ve etkili çözümler üretebiliyor, zafere olan inancını ve azmini asla kaybetmiyor ise, bu, uğrunda mücadele verdiği değerlere sarsılmaz bir bağlılık duyduğunun en önemli göstergesidir. Atatürk’ün ideali, bağımsız bir vatan üzerinde, güçlü bir milli birlik anlayışına sahip bir millet ortaya çıkarmak ve bu milletin hiçbir engel tanımadan çağdaşlaşma yolunda ilerlemesini sağlamaktır. Türk Milleti’nin çağdaş milletler seviyesine yükselmesi gerektiğine inanan, bu düzeye çıkma hakkına sahip bir millet olduğu gerçeğini tam anlamı ile kavramış olan Atatürk, vatan ve millet sevgisi sayesinde, kimsenin düşünemeyeceği, düşünse bile gerçekleştirmesinin mümkün olamayacağı bir başarı kazanmıştır.

“Türklerin vatan sevgisi ile dolu göğüsleri, düşmanların melun ihtiraslarına karşı daima bir duvar gibi yükselecektir” sözleri ile vatanseverliğin önemine dikkat çeken Atatürk, milletini seven, milletine sadık ve milletine güvenen gerçek bir Türk milliyetçisidir. Ve şu önemli gerçek de göz ardı edilmemelidir ki; vatanını ve milletini herşeyin üstünden tutan, bu derin sevgi için gerektiğinde kendi canını dahi tehlikeye atan Büyük Atatürk’ün bize bıraktığı en önemli miraslardan biri vatanseverlik ve millet aşkıdır. Atamızın bizlere bıraktığı büyük mirası onun bizden beklediği gibi değerlendirebilmek, ülkemizi onun bize bıraktığı noktadan hep daha ileriye götürebilmek, Türk Milleti’ni, tarihine yakışır bir makama ulaştırabilmek için yapılması gereken, Atamızın izinden yürümektir. Tüm vatanseverlerin ve gerçek Türk milliyetçilerinin kendilerine örnek alabilecekleri en güzel örnek, hiç şüphesiz Atatürk’tür. Atatürk ise, “Benim, Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar” sözleri ile bize hedefe ulaşacak en kısa yolu göstermektedir.

Atatürk’ün Vatan ve Millet Anlayışı

Giriş bölümünde millet kavramının genel bir tanımını yapmıştık. Söz konusu tanımlama genel olarak kabul görmekle birlikte, millet kavramı ile kastedileni tam anlamıyla açıklamakta yeterli değildir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, millet tanımı içinde yer alan özelliklerin hiçbiri tek başına bir milleti ortaya çıkarmaz. Diğer bir deyişle, yalnızca dil birliği veya yalnızca köken birliği ya da yalnızca inanç birliği aynı toprak parçası üzerinde yaşayan insanların millet olması için yeterli şart değildir. Bir milleti millet yapan temel koşul, söz konusu insan topluluğunun ortak bir geçmişe ve ortak bir gelecek hedefine sahip olmasıdır. Atatürk’ün millet tanımının özünü de işte bu anlayış oluşturmaktadır. Atatürk’e göre bir topluluğun millet sayılabilmesi için, “zengin bir hatıra mirasını elinde bulundurmak, birlikte yaşama hususunda ortak istekte samimi olmak, sahip olunan mirasın korunmasını birlikte sürdürebilme konusunda ortak iradeye haiz olmak, gelecek için aynı programı gerçekleştirmeyi istemek ve birlikte sevinmiş, birlikte aynı ümitleri beslemiş olmak” gereklidir. Bu temel koşulun sağlanması ile birlikte, elbette dil, din, ırk birliği de önemli destekleyici unsurlardır. Özellikle ana dil, insanları düşünce, ruh ve kültür açısından birbirine bağlayan önemli bir öğe olduğu için millet olmanın da önde gelen şartlarından biridir. Atatürk’e göre, “asıl olan millettir, ilham ve güç kaynağı milletin kendisidir. Bir millet için mutluluk olan bir şey, diğer bir millet için felâket olabilir. Aynı sebepler ve şartlar birini mutlu ettiği halde, diğerlerini mutsuz kılabilir”; öyle ise, her millet akıl ve bilim yolu ile yalnız kendi değerlerini ve çıkarlarını bulmalıdır.

Atatürk için bütün milletlerin tarih sahnesinde ayrı bir yeri vardır ve o bütün milletlere saygı duyar, ama Türk Milleti’nin yeri apayrıdır. Atatürk bu çıkarımı, tarihi bilgilere ve belgelere dayanarak yapmıştır. Tarihe özel bir ilgisi olduğu bilinen Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından sonra tarih çalışmalarına önem vermiş, bu çalışmaları milletimizin tarihi bilincinin geliştirilmesi ve şanlı mirasımızın herkes tarafından öğrenilmesi için kullanılmasını istemiştir. Özellikle Atatürk döneminde, tarih alanındaki olağanüstü çalışmalarla Türk’ün geçmişi aydınlatılmıştır.

Ayrıca Atatürk’e göre bir milleti başka milletlerden ayıran temel nitelikler vardır. Atatürk, Türk Milleti’nin özelliklerini çok kapsamlı olarak tespit etmiş ve millet bilinci tam olarak gelişmemiş olan kişilerin de bu özellikleri en güzel şekilde kavrayabilecekleri bir ortam hazırlamıştır. Bir sözünde Atatürk, Türk Milleti’ni şöyle tanımlamıştır:

Türk Milleti milli duyguyu, insani duyguyla yan yana düşünmekten zevk alır. Vicdanında milli duygunun yanına insani duygunun şerefli yerini daima muhafaza etmekle iftihar eder. Çünkü Türk Milleti bilir ki, bugün uygarlığın yüce yolunda bağımsız ve fakat kendileriyle paralel olarak yürüdüğü bütün uygar milletlerle karşılıklı insani ve medeni ilişkide bulunmak elbette gelişmemizin devamı için gereklidir ve yine malumdur ki; Türk Milleti, her uygar millet gibi mazinin bütün devirlerinde keşifleriyle, ihtiralarıyla uygar dünyaya hizmet etmiş insanların, milletlerin değerini takdir ve hatıralarını saygı ile muhafaza eder. Türk Milleti, insaniyet aleminin samimi bir ailesidir.

Tarihe şanlı zaferleri ile geçen IV. Murat ve Osmanlı Ordusu, Bağdat önlerinde.

Atamızın da vurguladığı gibi, Türk Milleti, millet olmanın öneminin ve gerekliliklerinin bilincindedir. Bununla birlikte Atatürk’e göre, her millet kendi yetenekleri, kültürü ve imkânları çerçevesinde bir yapı ortaya koyar ve bu yapıyı diğer milletlere kabul ettirmekle, diğer milletlerle birarada, huzur ve güven çerçevesinde bir yaşam oluşturmakla sorumludur. Milletin, varlığını devam ettirmek için sahip olması gereken özelliklerin savunulması ve korunması da “milliyetçilik” olarak tanımlanır. Atatürk milliyetçiliğinde ise, gerçek bir Türk milliyetçisinin temel amacı, Türk’ün her alanda yükselmesinin sağlanmasıdır. Bunun için de Türk milliyetçisi, çağdaşlaşma yolunda hiçbir engel tanımayacak, gelişmiş devletlerin seviyesine ulaşırken kendi özünden ve değerlerinden asla uzaklaşmayacak, bununla birlikte onlarla bir uyum içinde olacak ve tüm özellikleri ile insanlığa örnek teşkil edecektir. Türk milliyetçiliğinin temeli, örfünden ve adetlerinden hiçbir şey kaybetmemesi, manevi değerlerini korumasıdır. Çünkü Atatürk’e göre gerçek millet sevgisi böyle bir milliyetçilik anlayışı gerektirir ve başarıya da ancak böyle bir anlayışla ulaşılabilir.

Atatürk’ün Türk milliyetçiliği üzerinde bu kadar çok durmasının tarihi sebepleri vardır. Türklerin dünya tarihine ve uygarlıklara yaptığı üstün hizmetler bilinmektedir. Türk Milleti dünya tarihine damgasını vurmuş bir millettir. Unutulmaz zaferler kazanmış, tarihe kahramanlık destanları yazdırmış, üç kıtada köklü devletler kurmuş, asırlar boyunca dinleri, dilleri, ırkları farklı olan milletlere hükümdarlık etmiş, hepsini adalet ve hoşgörü ile yönetmiş, ayak bastığı yerlere medeniyet götürmüş, ahlakı ile dünya milletlerine örnek olmuştur. Türk’ün kahramanlıkları, kabiliyetleri ve üstün ahlakı tarihe geçmiştir. Atamızın “Türk Milleti’nin karakteri yüksektir” sözüyle de işaret ettiği gibi, Türk Milleti’nin ahlaki özellikleri ve yüksek seciyesi diğer tüm milletlerden dikkat çekici şekilde üstündür. Pek çok tarihçi ve sosyolog da bu konuda hemfikirdir.

Atatürk’ün anlayışına göre, böyle üstün meziyetlere ve hasletlere sahip bir milletin vatanı da kutsaldır. Vatan sevgisi, milliyetçiliğin önde gelen öğelerindendir ve Türk milliyetçisi gerçek bir vatanseverdir. Atatürk Türk Milleti’nin vatanını şöyle tanımlamaktadır:

Vatanımız, Türk Milleti’nin eski ve yüksek tarihi ve topraklarının derinliklerinde varlıklarını sürdüren eserleri ile bugünkü yurttur. Vatan hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez ve bütündür.

Bir insanın milli duygu bilinci içinde kendi topraklarına sahip olması kadar güzel bir duygu yoktur. Kendi toprağına sahip olma duygusu milliyetçilik ilkesinin zorunlu bir sonucudur. Mustafa Kemal de bu duyguya tüm insanlara örnek olacak bir şekilde sahip olmuş ve bunu eylemlerinin yanında şu sözleriyle de ifade etmiştir:

Milletler işgal ettikleri arazinin gerçek sahibi olmakla beraber, beşeriyetin vekilleri olarak da o arazide bulunurlar. O arazinin servetinden  kendileri istifade ederler ve dolayısıyla bütün beşeriyeti de yararlandırmakla yükümlüdürler. Bu yasaya göre bundan aciz olan milletler bağımsız olarak yaşamak hakkına layık değildirler.

Avrupalıların “Hasta Adam” diye nitelediği bir milleti ayağa kaldıran Büyük Kurtarıcı Atatürk, içindeki coşkun vatan sevgisi ile her zaman Türk Milleti’nin bağımsızlığını hedefleyerek ülkeyi önce askeri, sonra da sosyal ve ekonomik alanlarda zaferden zafere taşımıştır. “Yurt toprağı, sana herşey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen, Türk Milleti’ni ebedi hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın.” sözleri de Atatürk’ün örnek vatan sevgisinin belki de en güzel, en anlamlı ifadesidir.

Büyük Önder vatanın kendisi için ne anlama geldiğini ve hayatını vatanı uğrunda harcamaktan şeref duyduğunu ise şöyle belirtmektedir:

Benim ihtiraslarım var, hem de pek büyükleri; fakat bu ihtiraslar, yüksek mevkiler işgal etmek veya büyük paralar elde etmek gibi maddî emellerin tatminiyle ilgili bulunmuyor. Ben bu ihtiraslarımın gerçekleşmesini, vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da gerektiği gibi yapılmış bir vazifenin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyorum. Bütün hayatımın ilkesi, bu olmuştur. Ona çok genç yaşımda sahip oldum ve son nefesime kadar da onu koruyacağım.

Atatürkün Dil Sevgisi

Dil Sevgisi ile ilgili şiirler için tıklayın

Bu sayfamızda sizlere Atatürkün dil yani türkçe hakkındaki sözlerini anlatmaya çalışacağız.Buyrun Atatürk dil sözleri:

Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.

Türk dili, dillerin en zenginlerindendir.

“Türk demek dil demektir. Milliyetin çok bariz vasıflarından birisi dildir. Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk harsına camiasına mensubiyetini iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.”

”Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel en zengin ve en kolay alabilecek bir dildir. Onun için her Türk dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkının an’anelerinin hatıralarının menfaatlerinin kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir zihnidir.”

“Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin gelişmesinde başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil şuurla işlensin.”

“Ülkelerini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”

“Kat’î olarak bilinmelidir ki Türk milletinin millî dili ve millî benliği bütün hayatında hâkim ve esas olacaktır.”

“Türk demek Türkçe demektir; ne mutlu Türküm diyene.” (Çok ünlü sözün birinci kısmı da budur!).

© 2010 Tüm hakları saklıdır.

Ücretsiz web sitesi oluşturun!Webnode